Ekonomi

12 Nisan 2011 Salı

Gri otomobil cenneti Türkiye

Dünyada en yaygın otomobil rengi gümüş. Çok gerilerde olsa da kırmızı atakta... Peki Türkiye’de durum ne? İşin özeti şu: Türkiye tam bir gri araba cenneti!

Mehmet Kara

Otomobil alırken aracın rengi kararınızı ne ölçüde etkiliyor? Diyelim ki bir otomobil alacaksınız. Bayide istediğiniz modelden sadece bir tane kalmış ama pek tutmadığınız bir renk... Kırmızısını sordunuz. “Maalesef yok ama iki ay sonra gelecek. Aslında aradığınız renkten elimizde bir tane var. Eski kasa ama fiyatı çok uygun” dediler...
Bu durumda daha ucuz diye eski kasa kırmızı otomobili mi alırsınız yoksa çok içinize sinmese de eldeki yeni kasa otomobili mi? Hatta ikisini de almayıp ille de yeni kasa kırmızıyı beklemeyi mi tercih edersiniz?
Bu sorulara her birimiz farklı cevaplar verebiliriz. Ama otomobilin rengi, kullanıcının kişiliğini de bir ölçüde yansıtır değil mi? Peki araçların renk dağılımından yola çıkılarak tüketici ve pazar analizi yapılır mı?
Pek tabii... Küresel otomotiv boyaları firması DuPont bunu tam 58 yıldır yapıyor. DuPont Otomotiv Renk Popülaritesi Raporu Kuzey Amerika, Güney Amerika, Güney Afrika, Güney Kore, Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan gibi ülke ve bölgeleri kapsıyor.
DuPont’un 2010 raporuna göre dünyada en yaygın otomobil rengi gümüş. Onu iki puan geriden izleyen renk ise siyah... Siyahın popülaritesi Kuzey Amerika’nın dışındaki önemli pazarlarda oldukça sağlam. Beyaz ve gri üçüncülük için kıyasıya rekabette. Grinin popülaritesi bir önceki çalışmaya göre üç puan artmış durumda. İlk beşte en dikkat çekici renk kırmızı... Global renk sıralamasında beşinciliğe yerleşen kırmızının popülaritesi ise giderek artıyor.

HER İKİ OTOMOBİLDEN BİRİ GRİ
DuPont’un çalışması Türkiye’yi kapsamıyor. Bunu biz yapalım dedik ve Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Dairesi Başkanlığı’ndan veri talep ettik.
Sonuç mu? Ayrıntıları grafikte de görebileceğiniz gibi, verilerin bize söylediği özetle şu: Türkiye tam bir gri otomobil cenneti... Peki bu dünyadaki trendi herkesten önce Türkiye’nin yakaladığı anlamına mı geliyor? Belki... Ama bir noktanın altını çizmekte yarar var. Türkiye verilerinde dünyadakinden farklı olarak gümüş ve gri birbirinden ayrılmamış. Olsun, bu durum gerçeği değiştirmiyor. Türkiye’de son beş yılda trafiğe kaydı yapılmış her iki binek araçtan birinin ruhsatında gri yazdığını bilmek yeterli...
Her neyse... Bu kadar laftan sonra, DuPont’un gelecek yılki raporunda belki Türkiye’yi de görürüz, kim bilir?

4 Nisan 2011 Pazartesi

Ç'yi cebimize sokan adam

Ç’yi cebimize kim soktu? Hani ç, ş, ğ gibi harflerle mesaj attığımızda iki misli para ödüyorduk ya... Murat Eren işte bu uygulamayı sona erdiren adam. Üstelik bu durumu bütün dünyada bir standart haline getirdi. Patent almış olsaydı bugün çok zengindi.

Mehmet Kara – Nisan 2011 / CNBC-e Business

ÇOK DEĞİL, BİRKAÇ yıl önce cep telefonlarındaki kısa mesajlarda (SMS) Türkçe karakter sorunu tartışılıyordu. Diğer alfabelerde yer almayan ğ, ç ve ş gibi harfleri içeren metinler tek bir SMS paketine sığmayınca, kullanıcı aslında tek bir mesaj gönderdiğini zannetse de faturasında iki mesaj ücretiyle karşılaşıyordu. Neyse ki bugün böyle bir sorun yok. Hatta geçmişte bunu yaşayanların çoğu kısa mesajlarda harf uyumsuzluğunu unuttu bile... Peki bu sorun nasıl çözüldü? Dahası, çözümü bulan kişiyi tanıyan, bilen var mı? Yok. Daha doğrusu yoktu. Herhalde bu haberden sonra olacak... “Sahip olduğumuz kaynakların kıymetini bilmiyoruz” denir ya, tam da öyle bir hikayeyle karşı karşıyayız...
MURAT EREN... BOĞAZİÇİ Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirmiş. Aynı bölümde yüksek lisansını tamamlamış. Yetmemiş, aynı bölümde asistan hocalık yapmış... Askerlik dönüşü Oksijen Ar-Ge’de işe başlamış. Şirketteki onlarca mühendisten biri olan Eren, oldukça mütevazı bir tavır içinde. Oysa, kendisini sadece Vodafone Türkiye’nin tepe yöneticisi Serpil Timuray değil, Bilişim Teknolojileri ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer de yere göğe sığdıramıyor. Acarer, SMS’lerle ilgili harf sorunlarına bulduğu çözümden söz ederken, “Biz ona Oksijen’den Murat diyoruz” diyor. Üstelik bulduğu çözüm ülke sınırlarını aşmış, tüm dünyanın hizmetine sunulmuş. Esas itibariyle Latin harflerini içeren ama özel karakterler de barındıran alfabeler kullanan tüm ülkelerin sorunlarına çözüm olmuş Murat Eren’in çalışması... Daha ötesi, bu çözüm, GSM dünyasında standarda dönüşmüş. Bundan faydalanan ilk iki ülke İspanya ve Portekiz... Devamı da bekleniyor.
OKSİJEN BUGÜNE KADAR iki patent almış. Üçü uluslararası olmak üzere 11 patent başvurusu da inceleme aşamasında. Şirket, 1990’lardan bu yana teknoloji alanında sayısız ödülün sahibi olmuş Tüm bunlar Oksijen Ar-Ge’ye, Vodafone’un Ar-Ge konusundaki küresel çatı şirketi Vodafone Global içinde güçlü bir yer sağlamış. 90’larda 50 mühendis barındıran şirket bugün 250 nitelikli araştırmacı istihdam ediyor.
Evet, tüm bunlar güzel de, Murat Eren’in SMS’le ilgili evrensel standarda dönüştürülmüş çözümünün patenti var mı? Maalesef hayır! Üstelik bu konuda başvuru bile yapılmamış. Eğer patent alınmış olsaydı bugün hem Murat Eren, hem de çalıştığı Oksijen Ar-Ge belki de para basıyordu. Çünkü bugün dünya yüzeyinde üretilen her cep telefonu, Murat Eren’in geliştirdiği bu evrensel SMS alfabesi teknolojisini içinde taşıyor. Şayet patent alınmış olsaydı, üretilen her bir cihaz için fikri mülkiyet bedeli alınabilirdi.
Peki neden patent için başvurulmamış? Eren’den dinleyelim: “Başvurmamayı tercih ettik. Çünkü Türkiye’deki sorunun hızlı bir şekilde çözülmesini, uygulamanın bir an önce hayata geçirilmesini istedik. Türkiye’ye de bir katkı olarak düşünüp patent almamaya karar verdik. Sadece sıkıntı çıkma ihtimalini düşündük, belki de hiç çıkmayacaktı ama süreç kesinlikle uzayacaktı...” Bu durumda Murat Eren ve arkadaşlarını kutlayıp “İnsanlığa yaptığınız katkıdan ötürü teşekkür ederiz” demek yeterli herhalde...